
Muz, dünyada en çok tüketilen pirinç, buğday ve sütten sonra dördüncü değerli besindir. 400 milyondan fazla insan için temel bir gıda maddesidir. İhracatta, tüm tarımsal ürünler arasında dördüncü sırada yer alır ve tüm meyvelerin en önemlisidir. Dünya ticareti yıllık 2,5 milyar dolar tutarındadır. Ancak, 86 milyon ton yıllık küresel üretimin sadece % 10'u uluslararası ticarete giriyor. Geri kalanının çoğu ise tropikal Afrika, Amerika ve Asya'daki çiftçiler tarafından tüketilmektedir. Muz, buradaki insanların karbonhidrat, lif, A, B6 ve C vitaminleri ve potasyum, fosfor, kalsiyum içeren temel gıdalarıdır.

Ne yazık ki dünya genelinde muz iki mantar hastalığı yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya: Panama Hastalığı ve Siyah Sigatoka. Panama Hastalığı bir plantasyona bulaştığında hiçbir şey yapılamaz. Fusarium oxysporum isimli mantarın neden olduğu hastalık toprak kökenlidir ve onlarca yıl toprakta kalabilir. Bu durum, muz üreticilerine bulaşık alanları terk etmekten başka bir seçenek bırakmaz, hastalığın daha fazla yayılmasını önlemek için alan kapatılır. Enfekte olmuş toprak genellikle birkaç yıl boyunca muz yetiştiriciliğinde kullanılamaz.

Siyah yaprak çizgisi olarak da bilinen Siyah Sigatoka (Mycosphaerella fijiensis) yaprak leke hastalığıdır. Yaprak bölgesinde hasara neden olarak % 50 veya daha fazla verim kaybına ve erken olgunlaşmaya neden olduğu gibi meyvelerde ciddi bir kusur yaratır. Kara Sigatoka hastalığı ile büyük miktarda fungisitle mücadele ediliyor ancak uzun vadede sürdürülebilir bir yöntem olarak görülmemektedir.
Muz, tek bir türün klonlanmasıyla yetiştirilen bir
meyve olduğu için bir ağaca bulaşan hastalık hızla yayılmakta ve tüm muz
üretimini tehdit etmektedir. Dünyada yayılmaya başlayan ve muz bahçelerini
hızla yok eden ve özellikle yabancı menşeili muzlarda rastlanan bu hastalıklar
ülkemiz muz yetiştiriciliği açısından da dikkate alınması gereken bir sorundur.
Cavendish türünü
etkileyen Panama hastalığı şimdilik Asya kıtasında görülüyor. Ancak Latin
Amerika'ya da yayılırsa dünyanın tüm muz üretimini tehlikeye atabilir. Bu
aslında 1950'lerde yaşanmış ve Gros Michel diye bilinen muz türü ortadan
kaybolmuştu. Gros Michel'in yerini Cavendish muzu aldı. Tür adını İngiltere'nin
Derbyshire bölgesinde bulunan Chatsworth House'da yaşayan 6. Devon Dükü Willam
Cavendish'ten alıyor.
Dolayısıyla küresel muz üretimi, yaygın mantar hastalıkları tarafından
kritik saldırı altındadır. Milyonlarca insanın geçim kaynağı, muz tarlalarını
yok eden, on yıllardır toprakları kirleten ve bastırılamayan Panama hastalığı
nedeniyle tehlikededir. Halen Güneydoğu Asya'da muz üretimini tehdit ediyor.
Bir diğer hastalık olan Siyah Sigatoka da küresel bir sorun teşkil ediyor ve muz
üreticilerini çevre üzerindeki tüm zararlı etkilerle birlikte gittikçe daha
fazla kimyasal kullanmaya zorluyor. Bu durum da çevre ve insan sağılığına
verilen zararın artmasına neden oluyor. Bu zararı azaltmak ve önlemek için
bilim insanları çalışmalar yürütmektedir. Wageningen UR araştırmacıları bahsi
geçen hastalıklara karşı dirençli olan muz çeşitlerinin geliştirilmesi için
çalışmaktadırlar. Yabani muzlardan kültüre alınmış muz bitkilerine direnç
genlerini ıslah yöntemleri ile aktarma çalışmaları yürütmektedirler. Araştırmacılar
büyük tohumlara sahip yabani muz türlerinin
korunmasının çok önemli olduğunu ve tarımı yapılan muz türünü geliştirmek adına
bir gen bulma fırsatı verebileceğini belirtiyorlar. Ayrıca Hollandalı
araştırmacılar serada Hindistan cevizi lifi (coco peat) ve taş yününden oluşan
bir ortamda yetiştirdikleri bitkilerin hastalıkların gelişmesine engel
olduğunu, böylece hastalıkla mücadelede bu yetiştirme tekniğinin olumlu
sonuçlar vereceğini kanıtlamışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder